MEME KANSERİ

Meme kanseri kadınlarda
görülen kanser tipleri arasında birinci sırada yer almaktadır. Hayat boyu her 8
kadından birinin kansere yakalanma riski vardır. Meme kanseri, meme dokusundaki
hücrelerden gelişen kanserlerdir.
Meme
dokusunun herhangi bir yerinden kaynaklanabilir. En sık görülen tipi; meme
kanallarından kaynaklanan “duktal” kanser denen kanserlerdir. Süt üreten
bezlerden köken alan “lobüler” kanserler de sık görülür. Ayrıca diğer
dokulardan kaynaklanan daha nadir medüller, tübüler, müsinöz gibi tipleri de
vardır. Meme kanseri oluşumunda genetik değişiklikler çok önemlidir. Genetik
yapıda çeşitli faktörlerin ve normal yaşlanmanın etkisiyle ortaya çıkan
bozukluklar kansere neden olur. Ancak meme kanserlerinin sadece %7-9’luk bir
kısmı ailesel geçişlidir. Özellikle anne tarafında genç yaşta meme kanseri ve
erkek meme kanseri görülmesi ailesel bir geçişe işaret edebilir.
Risk
Faktörleri :
Kadın
cinsiyet ve yaşlanma meme kanseri için en önemli risk faktörleridir. Diğer
bilinen risk faktörleri aşağıda belirtilmiştir;
İlk doğum
yaşı: 30 yaşından sonra ilk doğumunu yapanlarda,
18 yaş
öncesinde ilk doğumunu yapanlara göre risk artmaktadır. Daha önceleri doğum
sayısı ile kanser gelişimi arasında ters ilişki olduğu öne sürülmüşse de bu
ilişki gösterilememiştir. Yine de hamilelik döneminde östrojen hormonunun daha
düşük seviyelerde olması bu koruyucu etkinin ortaya çıkmasını sağlıyor
olabilir.
İlk adet
yaşı: İlk adetini erken yaşlarda görenler, yaşam boyu daha uzun süre östrojen
hormonuna maruz kalacaklarından dolayı risk artmaktadır.
Menopoz
yaşı: Menopoz bilindiği gibi kadının adetten kesildiği, doğurganlığının sona
erdiği dönemdir. İleri yaşta (>55 yaş) menopoza girme meme kanseri riskini
arttırmaktadır. Burada da etken uzun süre östrojen hormonuna maruz kalmadır.
Emzirme:
En az bir
yıl süreyle emzirmenin koruyucu etkisinin olduğunu gösteren verilerin yanı sıra
herhangi bir etkisinin olmadığını iddia eden çalışmalar da mevcuttur.
Doğum
kontrol hapları: Doğum kontrol haplarının uzun süre kullanımı meme kanseri
gelişim riskini arttırmaktadır. Bunun yanı sıra en az beş yıl süreyle bu
ilaçların kullanılmasının kalın bağırsak, rahim ve over (yumurtalık) kanseri
riskini azalttığı gösterilmiştir. 10 yıldan daha uzun süre kullanımlarda ve
özellikle genç yaşta (20 yaş öncesinde) kullanmaya başlamakla meme kanseri,
kalp krizi ve inme riski artmaktadır. Burada özellikle belirtilmesi gereken
husus doğum kontrol hapıyla birlikte sigara içiminin ciddi sorunlara yol
açabileceğidir. İkisi birlikte kalp hastalıkları ve inme riskini belirgin
arttırmaktadır.
Menopoz
sonrası hormon tedavisi: Bu tür ilaçlar genellikle menopoza bağlı şikayetlerin
ortadan kaldırılması veya azaltılması amacıyla kullanılırlar. Bu ilaçlar
vücudun üretimini kestiği östrojen ve progesteron hormonlarını içermektedir. Bu
ilaçları 5 yıl ve daha uzun süre kullanan menopoz sonrası dönem kadınlarda meme
kanseri ve rahim kanseri riski artar.
Boy ve
kilo:
Uzun boylu
kadınlarda meme kanseri riski artmaktadır. Bunun nedeni bilinmemektedir. Benzer
şekilde bu kadınlarda kalın bağırsak kanseri riski de yüksek saptanmıştır.
Menopoz öncesi dönemde aşırı zayıf kadınlarla, menopozdan sonra idealin
üzerinde kilosu olan kadınlarda meme kanseri riski artmaktadır. Menopoz sonrası
dönemde aşırı kilolar ve özellikle yağ dokusu fazla miktarda östrojen hormonu
(meme kanserine neden olduğu bilinen hormon) yapımına neden olmaktadır.
Beslenme:
Menopoz sonrası dönemde yağ oranı yüksek gıdalarla beslenme ile meme kanseri
gelişimi arasında ilişki mevcuttur. Aksi olarak sebze ağırlıklı beslenmenin ise
koruyucu etkisi vardır.
Alkol:
Günde 1 bardaktan (1 bira, 1 bardak şarap, 1 duble sert içecek) daha fazla
alkol tüketimi kadınlarda östrojen hormonu düzeylerini arttırdığı için kanser
gelişim riskini arttırabilir.
İyi huylu
meme hastalıkları: Kist, fibroadenom ve hiperplazi gibi meme hastalıkları iyi
huylu tümörlerdir. Biyopsi sonucu habis olmayan oluşumlar tespit edilmesi risk
faktörüdür.
Ailede meme
kanseri öyküsü olması: Annesinde, anne tarafından akrabalarında, teyzesinde ve
ve/veya kız kardeşinde meme kanseri olan kadınlarda meme kanseri gelişmesi
riski normal toplumdan daha fazladır.
Korunma:
Bazı risk
faktörleri sizin kontrolünüz altındadır. Genel sağlık durumunuzu koruma amaçlı
dengeli beslenme, zayıflama veya kilonuzu koruma, sigara içmeme, alkolü
sınırlandırma, düzenli egzersiz gibi faaliyetlerde bulunabilirsiniz. Ancak
bunlar riskinizi tamamen yok etmez. Bu nedenle meme kanserine yakalanmışsanız
bu hiçbir şekilde sizin veya başkasının suçu değildir. Kendinizi suçlu
hissetmek veya yanlış olduğunu düşündüğünüz şeyleri veya kişileri suçlamanızın
size bir faydası yoktur; tam aksine moralinizi yüksek tutmak tedavinizi de
olumlu yönde etkileyecektir.
Bulgular:
Meme
Kanserinin Belirtileri: Meme kanserinin en sık rastlanan belirtisi, memede
ağrısız, zamanla büyüyen bir kitlenin hissedilmesidir. Ancak, hastaların çok
azında ağrı da belirtilere eşlik edebilir. Daha nadir olarak memede çekintiler,
deride kalınlaşma, şişlikler, deride tahriş ya da bozulmalar ve meme ucunun
hassaslaşması ya da içe dönmesi de dahil olmak üzere meme ucu belirtileri yer
almaktadır. Sanıldığının aksine ağrı ve kanlı akıntı ileri evrelerde ortaya
çıkmaktadır.
Tanı:
Erken
evrede meme kanserleri diğer kanser çeşitlerinde olduğu gibi ileri dönemlere
gelene kadar belirgin bir belirti vermeyebilir. Erken teşhiste en önemli
faktör, kişinin bu konuda bilinçlendirilmesidir. Bu nedenle, meme kanserinin
erken tanısı için önerilen kontrol programlarını uygulamanız çok önemlidir.
Meme kanserine erken evrede tanı konması, tedavinin başarıya ulaşma ve hayatta
kalma şansını arttırır. Erken tanı için üç temel yöntem uygulanabilir. Bunlar ;
evde kendi kendine yapılan meme kontrolleri, doktor tarafından yılda bir
yapılan meme muayeneleri ve mamografi (meme röntgen filmi) olarak sayılabilir.
Kadınların 20 yaşından sonraki dönemde, her ay memelerini kendi kendilerine
muayene etmeleri gereklidir. Menopoz öncesi dönemde adetin başlangıcından
sonraki 7-10. günlerde, menopoz sonrası dönemde ise her ayın aynı gününde
muayene yapmalısınız. Meme dokusu içerisinde herhangi bir şüpheli kitle ele
geldiğinde vakit geçirmeden doktora başvurunuz. 20 yaşından sonra 2 yılda bir,
40 yaşından sonra yılda bir kez doktorda meme muayenesi yaptırınız. Bu şekilde
takip edilen kadınlarda kanserin çok erken dönemlerde yakalanabildiği ve meme
kanserine bağlı ölümlerde %30 oranında azalma sağlandığı saptanmıştır.
Evreleme :
Meme
kanseri oluşumu çok hızlı bir süreç değildir. Tümör ortalama 5-7 yılda 1 cm
büyüklüğe erişir. Yayılımı öncelikle lenf kanalları yoluyla koltuk altı lenf
bezlerine ve daha sonra kan yoluyla karaciğer ve kemik gibi uzak organlara
olur. Tümörün yayılımını tespit etmek için evreleme yapılıp, tedaviye karar
verilir. TNM sistemi adlı bir evreleme sistemi kullanılır. T tümör çapını, N
hastalıklı koltuk altı lenf bezi sayısını, M ise uzak yayılım (metastaz)
durumunu belirtir. Buna göre 4 evreden bahsedilebilir. Erken evre hastalık
dendiğinde evre I, II ve bazı evre III tümörler anlaşılır. Evre III tümörlerin
bir kısmı ve evre IV tümörler ileri evre olarak adlandırılır.
Tedavi:
Meme
kanseri tedavisi, alanında uzmanlaşmış bir ekip tarafından yapılmalıdır. Bu
ekibin temel üyeleri meme cerrahı, tıbbi onkolog ve radyasyon onkoloğudur. Meme
kanserinin temel tedavisi cerrahidir. Tercih edilen cerrahi şekli meme
dokusunun tamamen çıkarıldığı mastektomi ameliyatıdır. Ancak, erken evre küçük
tümörlerde meme koruyucu cerrahi yapılması da uygundur. Kanserli dokunun
memeden, çevresinde bir parça sağlıklı meme dokusu bırakılarak çıkarılmasına
lumpektomi adı verilir. Ancak, lumpektomi yapılan memelere daha sonra
radyoterapi verilmesi şarttır. Yapılan çalışmalar sonucunda meme koruyucu
cerrahi sonuçlarının mastektomi ile benzer olduğu anlaşılmıştır. Bu yaklaşım
özellikle batı ülkelerinde mastektomiye tercih edilmektedir. Sevindirici olarak
ülkemizde de giderek daha çok uygulanmaktadır. Cerrahi sonrası gerekiyorsa
tamamlayıcı olarak kemoterapi veya hormonoterapiler tıbbi onkologlar tarafından
yapılır. Bazı durumlarda radyoterapi de uygulanması gerekebilir. Tedavi kararı
verirken tümörün büyüklüğü, koltuk altı lenf bezlerine yayılım olup olmaması,
tümörün hormon bağımlılık durumu, Her2 (c-erb-B2) adı verilen kanser geninin
varlığı gibi faktörler göz önüne alınır. Tümörün büyük olduğu durumlarda
tedaviye önce kemoterapi ile başlanıp tümörün küçültülüp cerrahiye uygun hale
getirilmesi gerekebilir. Bu tedavilere doktorunuz karar verip sizi
yönlendirecektir.
Tarama:
Normalde 20
yaşından sonra meme muayenesi ve yılda bir kez doktorda meme muayenesi
yaptırmanız önerilir. Bu nedenle, erken dönemde hastalığın yakalanması için
kadınların bilgi sahibi olması gereklidir. 50 yaşından sonra 2 yılda bir
mamografi çekilmesi önerilmektedir. Ulusal kanser tarama programı önerilerine
göre ülkemizde uygulanan meme kanseri tarama protokolü aşağıda yer almaktadır.
20-40 yaş
arası; Ayda bir kendi kendine meme muayenesi, iki yılda bir klinik meme
muayenesi